İstanbul tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, coğrafi konumuyla da son derece önemli ve güzel bir şehirdir. Günümüzde Türkiye’nin en kalabalık metropolü olmasının yanı sıra sayısız tarihi yapıya da ev sahipliği yapmaktadır.
Osmanlı dönemlerinden kalma yapılarıyla görenleri büyüleyen, bahçeleriyle eşsiz manzaralarıyla İstanbul’un dikkat çeken kasırlarına gelin beraber göz atalım.
Yazımıza başlamadan önce bu kasırların, hükümdarlar için şehir dışına yapılmış küçük saraylar ve köşkler olduğunu hatırlatalım. Günümüzde bu kasırlar şehirlerin büyümesiyle şehrin merkezi yerlerinde yer almaktadır.
Aynalıkavak Kasrı, haliç kıyısında yer almaktadır. Bizans döneminde imparatorluğa tahsis edilen bir dinlenme alanı olarak inşa edilen bu yapı, Osmanlı döneminde ise tersane kurularak, Tersane Has bahçesi ismiyle anılmış ve kullanılmıştır.
Bu alana ilk kasır Sultan I.Ahmed tarafından yapılmış ve sonrasında diğer padişahlar tarafından geliştirilerek de Tersane Sarayı olarak kabul edilmiştir.
Günümüzde bu yapılardan sadece Aynalıkavak Kasrı kalmıştır. Günümüzde Türk Çalgılarının sergilendiği bir müze olarak hizmet veren Aynalıkavak Kasrı ziyarete açıktır.
Adından da anlaşılacağı gibi Beykoz’da yer alan bu kasır, Boğaziçi’nde yeni dönem mimarisinin ilk yapılarındandır. Mısır Valisi Sultan Abdülmecid’e hediye olarak inşasına başlanan sultanın ölmesi sonrasında oğlu Said Paşa tarafından tamamlanan kasır, Beykoz Kundarı ve Ahmet Mithat Efendi Yalısı arasında yer almaktadır.
Sultan tarafından kullanıldıktan sonra elçi ve önemli misafirleri ağırlamak için kullanılan bu kasır, setlerden oluşan 70 dönümlük bahçesiyle görenleri büyülemektedir.
İstanbul’un en değerli ve güzel yerleri arasında bulunan Ihlamur Kasrı, III. Ahmed döneminde Padişah’a ait Has Bahçe’ye dönüştürülerek hizmet vermeye devam etmemiştir. 1855 yılında Ihlamur Kasırları adını alan yapı, günümüzde de aynı isimle anılmaktadır.
Ana yapının Merasim Köşkü, ön cephesinde Barok dönemi mimarisi çizgileri ve Osmanlı’nın gösterişli süslemelerinin yer aldığı Kasır, 19. Yüzyıl da tercih edilen Batılı dekorasyon anlayışına uygun şekilde dizayn edilmiştir.
Günümüzde Merasim Köşkü müze olarak ziyarete açık iken, Maiyet Köşkü ise muazzam bir kafe olarak hizmet vermektedir.
Geleneksel Türk Evi tipini yansıtan bu kasır, Bodrumuyla birlikte üç katlıdır. Kasrın bodrum katı; kiler, mutfak olarak hizmetkârlara ayrılmış, diğer katlarsa bir orta mekâna açılan dört oda biçiminde düzenlenmiştir. Küçük Su Kasrı döneminde av sonrası dinlenme yeri olarak kullanılmaktaydı. Günümüzde ise sanat eserlerinin sergilendiği yapıdır ve ziyaretçilerine hizmet vermek için bir kafe de bulunmaktadır. Genişletilen rıhtımıyla, ulusal ve uluslararası nitelikte ki düzenlemelere ev sahipliği yapmaktadır.
Levent ve Ayazağa arsında yer alan Maslak Kasırları, döneminde ormanlık alan içerisinde av sonrası dinlenme köşkü olarak kullanılmaktaydı. Osmanlı tarihi açısından son derece önemli olan bu kasırlar, II. Abdülhamid’e tahsis edilmiş ve onun tahta çağrılmasına tanık olmuş yapılardır. Osmanlı’nın ahşap mimarisinin ve süslemeciliğinin örneklerinden olarak günümüzde müze olarak açıktır. Limonluk ve Çadır Köşk ve bu köşklere bağlı bahçeleri ziyaretçilere açık olup, kafe hizmeti de bulunmaktadır.
İstanbul’da gezebileceğiniz tarihi yapıların sayısı oldukça fazla olup İstanbul ‘da gezilecek yerler için dğer yazılarımıza blog kategorimizden ulaşabilirsiniz.